TİAMAT
Yazar: İhsan Oktay ANAR
Editör: Saadet ÖZEN
Kapak Tasarımı: Kardelen AKÇAM
Kapak Resmi Ressamı: Ali YAYCIOĞLU
Sayfa Tasarımı: Gelengül ERKARA
Düzeltmen: Devrim ÇAKIR
Yayınevi: EVEREST Yayınları
İstanbul, Şubat 2022
Roman okumayı özlemişim. Uzun yıllar elime geçen klasikler dâhil roman okumak çok keyif verirdi. Son on yıldır, roman okuma konusunda sıkıntı yaşıyorum, bu konunun bir iki istisnası var ama gerçek durum bu.
İhsan Oktay Anar’la Puslu Kıtalar Atlası ile tanışmıştım. Farklı bir dili ve kurmaca yeteneği vardı. Belki de felsefeci olması –geçen sene öğrendim felsefeci olduğunu- dilini ve kurgularını bu kadar çekici yapıyordu. Puslu Kıtalar Atlası kitabını okurken kendisini Tolkien’e benzetmiştim. Türkiye’nin Tolkien’i.
Tiamat ilk başta Kapak tasarımcısı Kardelen Akçam’ın Kapak ressamı Ali Yaycıoğlu ile o bambaşka mitolojik hayallere götüren tasarımı etkilemekte. Editör Saadet Özen kitabın yazarı Anar’la aynı incelikle dokunuşlar yapmış, Anar’ın kaleminin keyfini hiç bozmadan. Kitapta en çok iş belki de Düzeltmen Devrim Çakır’a düşmüştür. Belki düzeltecek bir yer bulamamıştır ama dili çok başka bir kitapta düzeltmen olmak ayrıca keyifli olsa gerek. Sayfa tasarımı kitabı kendini belli etmeden kolaylaştırmışsa Gelengül Erkara’nın emeği ile olmuştur. Everest Yayınları da bu ekonomik sıkıntı günlerinde böyle bir eserle bizleri mutlu ettiği için ayrıca tebrik edilmeli.
Kitabı bir günde okudum. İhsan Oktay Anar’dan uzun zamandan beri bir kitap beklerken, harikulade bir eserle selamlaması biz fanatik okurlarını, elimden bırakamadım.
Tiamat bir romandan fazlası dedim ya başlıkta. Öyle. Çok merak ettiğiniz filmi seyredeceğinizi söylediğinizde filmin hikâyesini ve sonunu söyleyen boşboğazlar gibi yapmayacağım. O keyfi elinizden almak istemiyorum.
Dedim ya başka bir felsefeci kalemi diye; Babil, Sümer mitolojisini kucaklayıp öyle bir sunmuş ki bize Anar, Akdeniz o tuzlu sularına sere serpe yatmış bir Tuzlu sular tanrıçası olmuş. Marduk bir yandan selam çakmış, EA aklını kullanmış. Hele biraz Mezopotamya ve Akdeniz mitolojisine aşina iseniz suyun altındaki vatozdan mürekkep balığına hepsinin o simgesel anlamları alıp Akdeniz’in derinliklerine götürüyor. Akıl, din, bilim, insanı doyumsuzluk daha neler neler…
Tiamat bugün yaşadığımız dünyanın varlık sebebidir. Gökyüzü ve yeryüzü onun gövdesinin eseridir. Ve insan onun kanı ile can bulmuştur.
Biraz daha yazarsam kitabı anlatacağım, dayanamayacağım. İki yer var ki okurken altını çizdim. Buraya yazayım mı yazmayayım mı diye çok tereddüt ettim. Everest Yayınları bu alıntımdan dolayı rahatsız olmaz diye umuyorum;
“Tabiatüstü değil. Tabiî ve tabiatüstü diye bir şey yok. İlmî ve ilimdışı var.”
“Peki nasıl açıklayacağız efendim?”
“Açıklamayacağız. Bir kâhin yahut şarlatan olsaydı hemen açıklardı. Böylece belki bir din kurar ve kim bilir, o canavara tapınırdık. Bu yüzden sebepleri üzerine düşünüp hurafe üretmeyeceğiz.”
“Yine de anlamıyorum efendim.”
“Hâlâ şansımız olduğunu anla yeter ….”
(Sayfa 135)
… , “Aptal akıllıyı, akıllı da aptalı öngöremez. Aptal olarak bilgi karşısında tokgözlüyüz. O yüzden bizden zeki olduğu için açgözlü. Bilgi konusunda seçici olmadığı, iştahlı ve şehvetli olduğu için kendi kuyruğunu ona yutturacağız. Zekâsıyla birlikte güveni de arttı. Onu kibriyle vuracağız. Onun planı bizim hiçbir şey yapamayacağımız üzerine kurulu. Ondaki zekâ sarhoşluğunu kullanacağız. ….”
(Sayfa 135;136)
Comments