top of page
Yazarın fotoğrafıözdenbekir karakaş

YOL


Görsel: Aynur Ural Karakaş


Yol sonsuz bir devinimin adımlandığı mahaldir. Yol da zaman an ’dır. Yol yolcunun hikâyesidir. Yol hayatın kendisidir. Yol bitmez, hayat gibi sonsuzdur; başlangıcı ve sonu yoktur. Yol kendine arama, bulma eyleminin adıdır. Arayış başlangıcındaki sen, her adımda olduğun senden farklıdır. Her durakta biraz daha bulursun. Yol kendini arayıştaki, kendini oldurma halindir belki de.


Yol senin hikâyenin başladığı yerde başlar. Yol, yolcunun macerasıdır. Kendi başına yolun hiçbir hikâyesi ve varışı yoktur. Yolcu yola nitelikte katabilir, nicelikte. Yolcunun amacı yolun amacı olur.


İnsanın insanı olması yolun üzerinde yolcu olmasında saklıdır. Tarih olarak baktığımızda insan sürekli olarak yollardadır; işte insanlık tarihini ve milletleri yani bugün ki haritayı oluşturan şu kavimler göçü değil midir? Bütün canlılar yollardadır, kuşlar havayı, gökyüzünü yol eylemiştir, göçer durur. Balıklar suların içinde yollarında göçlerini, anlarına gider gelir. İnsan kara, deniz, hava her şeyde yoldadır, yolcudur.


Âdem cennetten kovulduktan sonra insan olmayı, Tanrısından af dileyeceği duayı bile yol da bulmuştur. Hangi tanrı-insanına hangi mitolojik tanrıya, öğreti üstadı ve filozofa değersek yol görürüz onları da o yolun yolcusu olarak görürüz.


İnsan aynı yolda aynı adımlarla yürüse bile aslında hepsinin yolu ayrı ayrıdır. Yanı kâinat gibi her biri kendi feleğini üzerinde gider yan yana ya da omuz omuza gittiğini düşünse bile.


İnsanın devletleri devasa imparatorlukları bile “yol” üzerine kurulmuştur. Her şeyin yolunda olması için yolun kontrolünü sağlamak gerektiğini bilerek kurulmuştur. Öyle olmuştur ki, yolları kendine bağlamak da yolcunun merkezi olması olmuştu. Bütün yollar Roma’ya çıkıyordu sonuçta. O yüzden yolu kontrol eden, yolu tasarım eden imparatorluklar insanı tasarım etmeye başlamıştı. Yolu da tasarım eden oluyorlardı aynı zamanda. Krallar yolu gibi, orayı adımlayan garip insan bile, kralın amacına adım atıyordu aslında, yolun sahibinin vekili hissediyordu kendini.

Yol, yolcunun hikâyesidir. Uzakdoğu öğretilerinden Taoculuk “yol” konusunu öğretisinin odak noktası yapmıştır. Taoculuğun kurucu babası yol ve yolcuyu şöyle anlatıyor;

“Yol” olarak tayin edilmiş yol nihai yol değildir.

“İsim” olarak tayin edilmiş isim nihai isim değildir.


Yol dediğimiz bir boşluktur,

Kullandıkça dolmaz.

Ne derin ve muazzam,

O ki binbir şeyin atasından da önce gelir.


Keskini körleştirir,

Düğümü çözer.

Aşırıyı ölçülü kılar,

Tozu dumanı dindirir.


Ne derin ve durgun

Ve sanki hep kalıcı.

Kimin evladıdır bilinmez,

Kutsal atalardan da önce gelir gibidir.


Yol tamamlanmamış olan yolcunun değişime açık yolculuğudur. Dedik ya, her adım bir önce ki adımdan farklı bir duraktır. Yol arayıştır, arayış değişimdir. Devinimin kendisi “kendini bul” diyen yüce tapınaktır, işte o tapınağın adıdır “yol”. Bir tanrısal elçi “bir anı bir anıyla aynı olan bizden değildir” derken bu tamamlanmaya çalışmayı vurgular, kendini arayışta görmeyen atalet bile aslında bir andan diğer ana farklıdır. Birbirinden farklıdır. Yalnız canlılar mı cansız dediklerimizde aynıdır. Yüce bir dağda, ayakaltında bir taşta, ya da kocaman bir kayada andan ana farklıdır. Yüce dağ bir an önce ki yüceliğinden bir sonraki anın yolculuğuna seyahat etmektedir. Yerdeki taş, toprak bir önceki adımdan daha başkadır bir sonrakinin adımında. Ya kaya aynı mıdır? Kaya kayadır da önceki anın kayası değildir.


Yol göçtür. Hayatın tamamı göçtür. Göç ederek büyürüz, göç ederek gelişiriz. Dünyaya gelişte bir göçtür. Dünyadan gidişte düştür. Dünyanın kendisi göçtür. Kâinat göçtür. Hayat denilen göç yol kervanın düzülmesidir. Hayat bu göçte kendimiz olur, yolu nereye götürürsek göçümüz, hayatımız odur. Yol bizi bir yere götürmez, biz yolu bir yere götürürüz. Aynı zaman gibi. Zaman yolda her attığımız adımdır, o adımın konduğu an ‘dır. Anların toplamıdır zaman. Zaman yolcunun yanındadır, fark edilmeyen gölgesidir. Maddiyat adına para da desek, mal da desek, varlıkta desek yolcunun yüküdür. Kervanın yükü gibi. Yükün ne kadar çoksa ve yükünü ne kadar çoğaltıyorsan yol o kadar meşakkatlidir yolcu için.


Yol sonsuzdur; yolcuda sonsuzluk gezginidir. Duraklardaki molalar, yolcunun geçici durmalarıdır. Bilmediğimiz bir başlangıçtan gelen yolcu, bilmediğimiz bir bizce son olan noktadan sonra da yolculuğuna devam eder. Çünkü arayış sonsuzdur. Her bulduğundan sonrakini aramak hiç bitmeyecektir. Canlıların ölüm dediği yolcunun yolda yüklediklerini geride bırakıp, özüyle yolculuğa devam etmesidir.




Kaynakça:

LAOZİ. Tao Te Ching. Çeviren: Sonya ÖZBEY. İŞ Bankası Kültür Yayınları. III.Basım. Kasım, 2018. İstanbul

39 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page