Bir çember ya da felek denilen kazığa atılan lunapark halkası. Evet, yüzükten bahsediyoruz. Aşkın, evliliğe evrildiği zaman ortaya çıkan o sihirli çember. Evrensel devinimi işaret eden, bir sembol. Evliliğin aleniyetini elde taşıma ve onu hiç unutmama sembolü.
Çember başı ve sonu olmayan sonsuzluk ve ebedi döngü sembolü. Tek tamamlayıcısı sahibinin parmağı olan paha biçilemez aksesuar. Kaderin, güvenin ve bağlılığın tek sembolü yüzük.
Aşkın ve evliliğin sembolü olmadan öncede yüzüğün birçok anlamı vardı. Statü, rütbe göstergesi ya da bir mühür. Hatta kaybedenlerin içinde zehir taşıdı gizli kader kasası. Bu yüklenen anlamlarda eninde sonunda gelip bağlılığın sembolü olmuyor mu?
Tarihöncesinde yüzük ve aşk bağlılığına dair kanıtlar bulmak takdir edilir ki zor. Tarih öncesi çağlara gidildiğinde ilk olarak Tunç devrinde yüzük aksesuarına benzer araçlar görebiliyoruz. Bu dönemde yapılan yüzükler estetik kaygılar olmaksızın kalın halkalar şeklinde üretilmiş mühür ve nişanlılığın temsili olarak kullanılmıştır. Günümüzden 4800 yıl kadar öncesine Mısır uygarlığına girmemiz gerekmektedir. Orada karşımıza çıkan yüzük doğal olarak bir metalden değil, papirüsten (saz gibi materyallerde kullanılan malzemeler arasında ve olasılıkla statüye göre farklılık gösteriyor). Büyük İskender’le Roma medeniyetine ulaşan sol elin dördüncü parmağına yüzük takılması âdeti Mısır da başlamış. Parmaklarımızdan birisine ismini veren yüzük, alyans olarak 2.Ramses'in karısı Nefertari tarafından yüzük parmağımıza takılmış, sadece o parmağımızdan kalbimize giden bir aşk damarının olduğu “Vena Amoris” o tarihlerde ortaya çıkmıştır.
İlk süslü işçiliği olan yüzüklere Girit ve Miken gibi uygarlıklarda rastlanmıştır. Antik yunan döneminde yüzük bir aksesuardan ziyade sınıf farklarını ortaya koyan bir araç olarak kullanılmıştır. Roma döneminde ilk olarak demirden yapılmıştır. İlk çağlarda bakır gibi materyallerden üretilen yüzükler devam eden çağlarda değerli taşların kullanılmasıyla değişiklik gösterirken günümüzde pek çok kişinin tarzına uygun çok sayıda yüzük modeli bulunmaktadır.
Farklı çağlarda farklı özelliklerdeki yüzükler çiftlerin aşklarını duyurdukları ve hayatlarını birleştirdiklerini göstermiştir. Antikçağa gelindiğinde Antik Romalı Plautus karşımıza çıkmaktadır. Yüzüğe tarihte ilk defa “sahip olma” durumundan daha üstün bir anlam yükleyen odur. Bu anlam “sevgidir”. Plautus bir eserinde yüzüğü “güzel bir dönüm noktası, sevginin bir göstergesi” olarak anlatmıştır. Plautus’tan yaklaşık yüzyıl sonra Romalı şair Ovidius, “Güzel bir kızın parmağında bulunan nişan yüzüğü sevginin en değerli göstergesi” olarak satırlara aktarmıştır. Antik Roma zamanında ise alyanslar takılmadan önce aile büyüklerine teslim edilmekteydi. Bunun nedeni ebeveynlere aşklarını göstermek ve güven kazanmak olurken evlendikten sonra alyanslar aile büyüklerinden alınarak parmaklara takılır ve bir ömür birlikte geçirilirdi.
Roma devriyle birlikte yüzük statü sembolü olmaktan ya da sahiplik göstergesi olmaktan öteye geçen anlam yüklemesine sahip olmaktadır. Bu süreçten sonra artık güç sahibi kimselerin geleneği olmaktan çıkıp halka inmiştir.
Fede Yüzük Antikçağda yüzüklerin çoğunda tokalaşan iki el kabartması bulunmaktadır. Bazılarının üzerinde ise “meli” yani “bal” yazısı vardır. Hatta bazılarında kadın ve erkek portrelerinin betimlemeleri yer almaktadır. “Fede” adı verilen bu yüzükler İtalyanca’da “kader, güven ve bağlılık” anlamlarına gelmektedir. Evlilik ve bal her zaman yan yana olmuştur Avrupa kültüründe; “Balayı”, “Bal şarabı” ve “Bal yüzüğü”.
Yüzük alyans adını İngiliz asilzadelerinin yapmış olduğu anlaşma ve ittifak ortaklıklarının işareti olmasından almıştır. Alyans kelimesi dilimize İngilizce “Allience”, “ittifak yapmak, anlaşmak” ‘dan geçmiştir. 15, 16 ve17.yüzyıllarda İngiltere’de üzerinde ya da içinde aşk sembolleri taşıyan yüzüklerin yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir. 1800’lerde Viktorya dönemi İngiltere’sinde takılar insan saçından yapılmakta ve üzerine değerli taşlarla sevgi sözcükleri yazılmaktadır.
Bizans Kralı Antiokhos, eşi için bir yüzük yaptırdı; bu yüzüğü kıskanan kardeşi için de bir şehir kurdurmuştur. Üzerinde Kral Antiokhos’un çok sevdiği eşi “Nysa”nın adı yazan yüzüğü kıskanan Kral’ın kız kardeşinin gönlü Kral tarafından Denizli yöresinde kız kardeşin adını taşıyan bir kent kurularak alınabilmiştir.
Hristiyan dünyasında 9.yüzyılda Papa'nın emri ile söz yüzüğü takılmaya başlanmıştır. Daha sonra 13.yüzyıldan itibaren evlilik törenlerinde de yüzük takılması kilisenin teşviki ile gelenek haline gelmiştir.
İslam dünyası üzerinden bakıldığında ise Hz. Ali ve Muaviye arasında geçen hakem olayında yüzüğün sembolik olarak başrolde olduğu görülür. Yüzük halifeyi tayin etmiştir.
Helenistik dönemde yüzüklerin üzerine değerli taşlar konmaya başlanmış ve ayak parmağına yüzük takılması Hindistan'dan öbür ülkelere yayılmıştır.
Comments