HEMŞEHRİLİK OLGUSUNUN BİR TUTUNMA VE ŞEHİRLİ KİMLİĞİ
SORUNU OLARAK KENTLİLEŞMEYE VE İSTANBULLULUK
KİMLİĞİNİN OLUŞMAMASINA TOPLUMSAL ETKİSİ
Öğrenci Adı:Özden Bekir Karakaş
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Uygulamalı Sosyoloji (Tezli) Yüksek Lisans Programı
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Polat ERDOĞAN
ÖZET
Bir kentin gerçek sahipleri o kentte ikamet eden, kentle bütünleşen ve kendisini kente ait
hisseden, kentin kimliğini özdeşleştiren bireylerdir. Bu bireyler , kentin kültürel ve sosyal
bunun yani sıra ekonomik yapılarınn oluşturulmasında etkin rol oynar. Türkiye’de yoğun göçle
beraber özellikle İstanbul’da hemşehrilik ve hemşehri dernekleri yapısı İstanbulluluk kimliğini
etkilemiştir. Hemşehrilik göç dönemlerinde önem kazanmış formel olmayan ilişki
biçimlerinden biridir.
Yoğun göçler sonucunda kentler, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmıştır. Bu
beraberinde kentleşme, kentlileşme ve kentli bilinci en önemlisi de kimlik konusunda sorun
oluşturmaktadır. Araştırmanın temel sorunsalı olan İstanbulluluk kimliği, İstanbullu var mıdır?
Hemşehrilik yapısı İstanbulluluk kimliğini nasıl etkilemektedir? Bir kente aidiyeti sorgulamaya
başlamak, kentin ruhunu, zihnini, tarihini ve tüm sosyal, kültürel, ekonomik dönüşümlerini ve
özellikle mevcut sosyal dokusunu anlama gayretini de çağrıştırmaktadır.
Anahtar Kavramlar: göç, kentleşme, kentlileşme, hemşehri, hemşehri dernekleri,
İstanbulluluk.
GİRİŞ
Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul. Aslında kent kavramının bile üstünde metropol
kent. Tarihsel olarak her zaman dünyanın büyük ve merkez kentlerinden biri olmuş olan
İstanbul, günümüz Türkiye'sinde ülkede yaşayan her beş kişiden birinin yaşadığı ve iç, dış
göçlerin tamamının odağında olan bir coğrafyadır (Braudel, 2007, s. 15-33)
Kent olmak hele de İstanbul gibi bir kent olmak tarihsel bir sürecin getirdiği plan ve
hesaplar ile eski ve yeni yaşamsal imar yapıları, var olan üstüne eklenen yasa ve gelenekler,
tarihsel sapmaların getirdiği rastlantılar ile göçlerin getirdiklerinin birikiminin sonucudur.
İstanbul bu birikimler yönünden çok zengindir. Geçmişten bugüne kadar iki büyük
İmparatorluğun başkenti ve merkezi iken bugünkü Cumhuriyetin gözbebeği, ana damarıdır.
Başlı başına bir ülkedir. Braudel (2007), tarih ile mekanını etkileşimini önemsemiş, tarihin
yalnızca insanlar üzerinde değil, aynı zamanda mekanlara da etkisini anlatmıştır. İstanbul
özelinde, Braudel'in tarih ve mekân etkileşimi kavramı açık bir şekilde gözlemlenebilir.
İstanbul’da bu etkileşimler, mimari, kültürel ve sosyal dokusunu şekillendirmiştir.
Böylesine büyük bir kentte kulağınıza ilk çalınan cümle, sohbette belki de ilk söylenen
söz “Hemşehrim memleket nere?” ya da “aslen nerelisin?” ‘dir. Yeni dönemin cümlesi midir
bu? Yoksa eskiden beri söylene gelmiş midir? Tarihsel bir talihsizlik olarak İstanbul ve benzeri
dünya kentlerinin “ora”lı olan veya “oralı” olma kimliğini taşıyan insanı çok azdır. İstanbul’un
da kurucusu Contantinus’dan başlayarak kaderi bu olmuştur. Şehir halkı Romalı olmuş sonraki
süreçte Rum olmuş ama bir türlü “Konstantine”li ya da “İstanbullu” olamamıştır.
Yitmiş insan imgesi hesaba katılmadan belirgin ve anlamlı varlık edinemeyiz. Kent geçmişi
olan ve yalnız izleri, öyküleri, söylenceleri olan, geçmişin o birikimleri arasında kendi parçasını
doğuran bir varlıktır. O doğan varlıkta o kentin kentlisidir. Kentin tüm geçmiş mirasıyla “oralı”
hisseden kentlidir.
“… kent normalleşme yoluna girmiş, yaşayan ve bir o kadar da değişken bir organizmadır.”
(Koçak&Koçak, 2016, s:11) Aynı insan gibi rasyonelleşmeye çalışırken bir anda
irrasyonelleşen kaotik yaratık gibidir.
1950 ve’60 yıllarda tıpkı antik bir söylemde olduğu gibi “bütün yollar Roma’ya çıkar” sözünü
doğrularcasına Anadolu’nun her şehri “taşı toprağı altın” diyerek; nasıl ki İspanyol ve İngilizler
Amerikan kıtasına saldırdıysa İstanbul’a bir göç saldırısı yapmıştır. Ve bu göç saldırısı yoğun
bir biçimde devam etmektedir.
Kentler, 19. ve 20.yüzyıllarda endüstriyel üretimin motoru, dünya ticaretinin ve finansın
merkezi iken, 1970’lerin ortalarından bugüne çok uluslu kapitalist kurumları ve artan finansal
akışı temel alan ulus ötesi ekonomi ve toplun bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır
(Koçak&Koçak ,2016, s:15)
4
Kentler düzenli ve düzensiz güçler tarafından sürekli değişime zorlanmaktadır. 19.yüzyıldan
itibaren bu gücün adı küreselleşmedir ve kentlere bu gücün sonucu olan göçler ağır darbeler
vurmaktadır. Kent bu ağır darbeleri bir taraftan absorbe etmeye çalışırken, isteyerek veya
istemeden değişmekte bu kaçınılmaz değişim sırasında kendini değiştirenleri de bir şekilde
değiştirmektedir. Göç dalgası kenti kentine benzetirken, kentte bu benzeticileri kendine
benzetmektedir.
İstanbulluluk kavramı kente gelenlerin kenti kendilerine benzetme sürecinde etkisini
kaybetmeye başlamışken, İstanbullu olmuş kentlileşmiş kısmı, gelenleri “İstanbul’dan başka
İstanbul yok” söylemiyle İstanbulluluğa davet etmekteydi. Bu aslında 1970’lerden beri 1930’ler
de uygulamaya konulan başarısız olmuş başarısız “soylulaştırma” (gentrification) sürecinin de
slogan sözüydü.
Soylulaştırma İstanbul’un Cumhuriyet sonrası 1950’lere kadar ağır aksak yürütebildiği bir
eylem oldu. Kentliler bir şekilde gelenleri içlerinde dönüştürmeyi başarabildiler. Fakat
50’lerden sonra soylulaştırmanın yerini merkantilizmin yaratmış Baronlaştırma süreci ağır
bastı. Yoğun göç ve hemşehricilik bağı kendi Baronlarını yarattı. Kırsaldaki feodallerin yerini
hemşehrilik yapısının yarattığı yeni feodaller olan kırsal soylusu Baronlar ortaya çıkmıştır. Bu
ne kırsaldaki feodal gibidir, ne de kentin soyluluğu gibidir. Yeni farklı çıkarlar ve dayanışmalar
üzerine kurulu yapıdır.
Bu soylulaştırma süreci oluşmayınca soylulaştırılan mekânlar güvenlik sınırlarını –duvarlarınıoluşturdu.
Baronlaşmışlarla, soylulaşmışlar arasında sınırlar belirlendi. “Öteki” kavramı ortaya
çıktı. Bu “öteki” olanlar (her iki yönlü) birbirini dışarı itti. 1980’lerde yeniden “vitrin”ler yeni
soylulaşmış mekânlarda ortaya çıkarken, baronlaşmış alanlar kendi sergilerine devam etti.
Sergileri genişletti. Soylu “vitrin” mekânları hemşehrilik kuşağının gezdiği yeni “sosyal
mekânlar” –sosyalleşme alanları- haline geldi.
Türkiye’de ve özellikle İstanbul da soylulaştırma projesi bir yanı ile rant projesine
dönüşmüştür. İlginç olan bu soylulaştırma projesi dar gelirli alt sınıfın yaşadığı alanların ve
kentin dönüştürülmesi iken ve bu kesim tamamen sağ siyaset seçmeni iken, soylulaştırma
projesi yine sağ siyaset tarafından direkt rant projesine dönüştürülmüştür. Kentten ufak bir
parça olan şehir merkezinin dışına itilen alt kesimler soylulaştırma projesine karşı iken, rant
projesi ve bunun siyasetine dört elle sarılmıştır. Sağ siyaset hemşehrilik dernekleri eliyle kent
merkezi dışında yeni kırsal mekânlar kurulmasını bu sayede İstanbulluluk kavramının
gelişmemesini sağlamıştır. “İstrantbulluluk” “İstanbullululuk” kavramının yerini almıştır.
1. Bölüm
1.1 İLGİLİ ÇALIŞMALAR VE LİTERATÜR ARAŞTIRMASI
Hemşehrilik, hemşehri dernekleri ve İstanbulluluk kavramları ile akademik olarak yapılmış
birçok farklı kaynak mevcuttur. Hemşehrilik ve hemşehri dernekleri üzerine yapılan çalışmalar
neredeyse bu yöndeki araştırmaların tamamına yakını kapsamaktadır. İstanbulluluk kavramı ile
çalışmalar sayıca sınırlıdır. Bu çalışmalara yönelik literatür ile ilgili bilgileri aktarmak, konunun
akademik alandaki önemini ortaya koymak ve hemşehriliğin işleniş biçimlerini göstermek
açısından önemlidir. Bu nedenle “hemşehri”, “hemşehrilik”, “hemşehri dernekleri” ve
“İstanbulluluk” anahtar kelimeleriyle ulusal lisansüstü tezleri Yüksek Öğretim Kurumu Tez
Merkezi (Ulusal Tez Merkezi) Veri Tabanı kullanılmıştır.
5
Hemşehri kavramı kimi çalışma da hemşehri olarak gösterilmiş olmasına rağmen Türk Dil
Kurumu Büyük Sözlüğündeki kullanım ve yazım esas alınmıştır.
Literatür araştırmasında konu ile ilgili olarak; Hemşehrilik ve hemşehri dernekleri kavramları
ile ilgili 201 adet çalışmaya ulaşılmıştır. İstanbulluluk kavramı ile ilgili ulaşılan çalışma sayısı
5’tir.
1.2 Hemşehrilik, Hemşehri Dernekleri ve İstanbullulukla ilgili kavramlar
1.2.1 Göç Olgusu
İnsanlık bütün insanlık tarihi boyunca çeşitli sebeplerle göç etmiştir. Bunu kendilerine kalıcı
bir kültür haline getiren göçerler olduğu gibi, göç sonunda konar hale gelmiş sonra farklı
nedenlerle göç etmiş toplumlar bulunmaktadır.
Günümüz dünyasında da dün olduğu gibi bugünde insanlar sürekli göç halindedir. Bunlar
bireysel olabildiği gibi toplumsal göçlerde mevcuttur.
Göç ile ilgili tanımlar göçü genel olarak, bir mekândan diğerine yapılan nüfus hareketliliği,
toplumsal hareket olarak tanımlamaktadır.
Türkiye’de 1950 yılı sonrasında gerçekleşen tersine makineleşme yani tarımda makineleşme,
sanayi toplumların yaşadığı şehirdeki makineleşme için işgücü ihtiyacı yerine kırsal nüfus artışı
ve kırdaki imkânların kentlere göre düşük düzeyde kalması gibi durumlar göç olgusunun ortaya
çıkmasında etkili olmuştur.
İstanbul da bu tarihten sonra öncesinden olduğundan daha fazla göç olgusu için cazibe merkezi
olmuştur. Ve hızlı nüfus ve demografi değişikliği İstanbul’u göç olgusunun negatif etkileriyle
tanıştırmıştır. Bu göç olgusunun etkidir.
1.2.2 Kentleşme, Kentlileşme ve Kentlileşme Bilinci
Kentler, kalabalık insan gruplarının sosyal, ekonomik, kültürel ve daha birçok yönden geçici
veya kalıcı bağlar kurarak yaşadıkları sosyal alanlardır. Fiziki olarak; binalar, yollar, sosyal
mekanlar, eğitim kurumları, endüstriyel veya ekonomik çalışma alanları, sağlık imkanları ile
donatılmış kalabalıkların kaos içinde o kaostan yarattıkları yerler, kentlerdir.
Kentleşme; göç, sanayileşme ve bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik imkânlarla beraber
artmıştır.
İnsanların tarihte yaptığı en büyük maddi ve zihinsel işbölümü, kent ve kırsalın ayrılmasıdır.
Kent insan zihninde barbarların ve gelişmemişliğin karşılığı olan kırsalın aksine uygarlığı,
feodal (aşiret) düzeninden devlet düzenine oradan ulus devlet sürecine giden kavramdır.
Tarihsel olarak modern felsefe ve bilimin başlangıç noktası da kırsal değil, site(şehir/kent)
devletleridir.
Kente yaşıyor olmak bireyi kentli olarak kabul etmemizi gerektirmemektedir. Kentli olmak tam
bir süreçtir. Kentlileşme, kentli olma durumu ile kentleşme süreci ve toplumsal yapının onunla
dönüşmesi ve bu dönüşüme uyum sağlama, yeni durumlara uyum sağlama, kısacası kente ve
kentleşmeye adapte olmak onu içselleştirme sürecine kentlileşme denilmektedir.
6
İnsanlık tarihi toplumsallaşma ile beraber en büyük maddi ve zihinsel işbölümünü, kent ve
kırsalın ayrılması ile başarmıştır. Kent barbarlığın, medeniyetsizliğin, feodal (aşiret) düzenin
karşılığı olan kırsalın tam karşıtıdır. Kent uygarlık, gelişme, feodellikten devlete ve oradan ulus
devlete giden süreçtir.
Kentlileşme kent denilen alanda en yüksek değerde yaşanan iktisadi işbölümünün sosyal,
kültürel ve ekonomik bir parçası olmaktır. Heterojen özellikler içeren kentler farklı fiziki ve
insani girdilerin aynı potada eridiği alanlardır. Kentlileşme bu potada buluşma süreci olarak
nitelenmektedir.
Kentlileşme bir kültür birikimi olan kent hayatı biçimine uyum olarak tanımlanmaktadır.
Kentlileşme, bireysel bir değişim süreci olup, kentleşmenin, insan tutum ve davranışlarında
değişmeye neden olması, göç edenlerin şehir kültürünü benimsemeleri, şehir hayatını
özümseme sürecidir.
Kentlileşme aidiyet içeren bir kavramdır. Kırsaldan farklı bir alan olan kent, kent hayatıyla
uyum/uyumsuzlukla, kente adapte olup/olamamakla, cemaat ve gruplar etrafında
kümelenip/kümelenmeme ile sosyal süreci belirlemektedir.
Kentlileşme, en genel anlamı ile kentsel hayata adaptasyon düzeyini ifade etmektedir.
Kentlileşmeyi etkileyen en önemli olgu göçtür.
Kentlilik bilinci kavramı ile yaşanılan kentte zaman içinde elde edilen değerler, davranışlar ve
o kente ait kültürel ve sosyal öznel durumlar akla gelmektedir. Kentlilik bilincinin ilk adımı,
bireyin kendisini o kentli olarak görmesi ve hissetmesiyle başlar.
Kentlilik bilinci bireylerin yaşadıkları kente karşı kendilerini sorumlu ve ait hissetmeleri ona
aidiyet duyup sahiplenmeleri anlamında karşılık bulan bir kavramdır. Kentlilik bilinci, kentte
yaşayan bireyin kente yönelik ilgisinin artması, kente değer vermesi ve kente dair kente dair
öğrendikleriyle kentteki yaşama uygun geliştirdiği davranış kalıplarının oluşması sonucunda
ortaya çıkmaktadır.
Bireyin yaşadığı kenti tanıması, sevmesi, sahiplenmesi ve sonuçta kendini kentin bir parçası
olarak hissederek kent kültürüne ve kimliğine uyum sağlaması kentlilik bilincinin oluşmasının
aşamalarıdır.
Kentlilik bilinci etkileyen birçok faktör vardır, bunlar belli gruplar altında toplandığında şu
şekilde sıralanabilmektedir; Kişisel faktörler, sosyal faktörler, ekonomik faktörleri coğrafi
faktörler ve oluşan sosyal yapılar (gruplar –etnik gruplar; kabile, aşiret ve akraba grupları-;
inanç grupları; cinsiyet grupları; ideoloji grupları; hemşehri grupları; ortak çıkar grupları v.b.),
sivil toplum kuruluşları (hemşehrilik dernekleri v.b.)
1.2.3 Hemşehrilik ve Hemşehri Dernekleri
Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğünde hemşehri; memleketli, hemşehrilik; memleketli olma
durumu olarak tanımlanmıştır. Günümüzde kentlerde aynı yöreden göç etmiş insan toplulukları
için ve onlar kendi aralarında hemşehri ifadesini kullanmaktadır. Hemşehrilik bireysel ve ifade
eden topluluklar için kimliktir.
Bireylerin sahip oldukları memlekete ilişkin bu kimlikleri simgesel ya da fiili olabilmektedir.
Kent gibi kaotik ortamlarla beraber karmaşık kimlik sorunlarında hemşehrilik, ortak coğrafya
alanına aidiyet temelinde kurulan sosyal ve toplumsal ilişkiler bütünüdür. Bu karmaşık ve girift
7
ilişkiler içinde birey kırsal-kent arasında geçiş döneminde dengeyi korumak için bu olguyu
“tampon mekanizmalar” olarak çalıştırmaktadır.
Bu tampon mekanizma çoğu zaman bir STK olarak yapılandırılan Hemşehrilik dernekleri
olmaktadır. Geçiş dönemi için oluşan bu yapı daha sonra kalıcı olmaktadır.
1.2.4 İstanbulluluk
İstanbulluluk kolayca tanımlanacak bir kavram değildir. Diğer hemşehrilik yapılarının
kendilerine kimlik olarak giyindikleri Erzurumluluk, Trabzonluluk, Niksarlılık gibi oluşmuş
kimlik değildir.
İstanbul kent olarak hele ki 1950 sonrası oluşan yeni kent tanımlanması çok zor iken,
İstanbulluluk kavramı ve kimliği zordur. İstanbul da en çok duyulan cümle; “Hemşehrim
memleket neresi?” ya da “aslen nerelisiniz?”dir.
Hemşehrilik yapısının artık kurumsal bir yapı haline geldiği İstanbul da, İstanbullu olma ya da
buraya aidiyet duyma hali bu kurumsal yapı tarafından engellenmekte. İstanbul kalıcı
göçmenlerin zihninde geçici ikamet yeri haline gelmektedir.
İKİNCİ BÖLÜM
2.1 ARAŞTIRMA MODELİ VE UYGULAMASI
2.1.1. Araştırma Konusu, Önemi ve Amacı
Hemşehrilik günlük hayatta çok karşılaştığımız bir hitap ve kendilerini tanımlama ifadesidir.
Göçle hemşehrilik kavramı iç içe geçmiş kavramlardır. Sosyoloji açısından göç sosyal
bilimciler tarafından çok çalışılan bir konudur. Bu çalışma konusunda hemşehricilik çoğu kere
göçün sonucunda ortaya çıkan olgulardan biri olarak ele alınmaktadır.
Türkiye'nin hızlı göç hareketi sonucunda İstanbul'a yerleşenlerin kültürel, sosyal, tarihsel ve
ekonomik şartlarının, İstanbul şehrini cazibe merkezi haline getirdiği ancak bu göçmenlerin
İstanbullu olamama sorunuyla karşı karşıya kaldığı hemşehrilik ve hemşehri derneklerinin
etkilerini inceleyecektir. Bu tez, Pierre Bourdieu ve Henri Lefebvre gibi düşünürlerin kavramsal
araçlarını kullanarak, İstanbul'daki göç hareketini ve yerel kimlik oluşumunu anlamaya
çalışacaktır. Pierre Bourdieu'nun "sosyal alan" kavramı, İstanbul'da göç hareketinin neden
olduğu sosyal yapı değişikliklerini analiz etmek için kullanılabilir. Bu kavram, toplumun farklı
kesimleri arasındaki güç ilişkileri ve sosyal statülerin nasıl oluştuğunu açıklamaya yardımcı
olur. İstanbul'daki göçmenlerin hemşehri dernekleri aracılığıyla oluşturdukları sosyal alanlar,
onların yerel kimliklerini koruma ve tanıma çabalarını yansıtmaktadır.
Henri Lefebvre'nin "mekan" kavramı, İstanbul'daki göç hareketinin etkilerini anlamak için
kullanılabilir. Bu kavram, insanların yaşadıkları mekanlarla olan ilişkilerinin nasıl
şekillendiğini açıklar. İstanbul'daki göçmenlerin, kökenlerini ve bağlı oldukları toplulukları
korumak amacıyla, terk ettikleri yerlerden geleneksel unsurları taşıyan yapılar ve semtlerde
yaşamayı tercih etmeleri, Lefebvre'nin mekan kavramının bir örneğidir.
Bu çalışma, hemşehrilik bağları ve İstanbul'daki göç hareketinin etkileri gibi konuları ele
alarak, yerel kimlik oluşumunu ve toplumsal yapı değişikliklerini anlamayı amaçlamaktadır.
Bu tez, Pierre Bourdieu ve Henri Lefebvre gibi düşünürlerin kavramlarını kullanarak,
8
İstanbul'daki göç hareketinin etkilerini anlamaya katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu
bağlamda, Kübra Egüz (2016) çalışması, İstanbul'da yaşayan göçmenlerin hemşehri dernekleri
aracılığıyla etnik kimliklerini koruma çabalarının İstanbulluluk kimliği oluşumunu
engellediğini vurgulamaktadır. Bu durum, Bourdieu'nun sembolik şiddet kavramı ile
açıklanabilir ve göçmenlerin kente aidiyet duygusunu engelleyerek İstanbulluluk kimliği
oluşumuna toplumsal etkisi olduğunu göstermektedir.
Nebiye Konuk (2013) İstanbul'da yaşayan göçmenlerin hemşehrilik örgütleri aracılığıyla
"etnik aidiyetlerini ve köklü oldukları toplulukları korumaya" çalıştıkları vurgulanmaktadır.
Bu çalışmalardan da anlaşılacağı gibi, İstanbul'da yaşayan göçmenlerin kente aidiyet
duygusunu engelleyen faktörler arasında hemşehrilik ve etnik grupların önemli bir rol oynadığı
görülmektedir. Hemşehri dernekleri gibi yapılar, göçmenlerin kendi köklerine ve etnik
kimliklerine sıkı sıkıya bağlı kalmalarına ve kendi aralarında ayrışmalarına neden
olabilmektedir. Bu durum ise İstanbulluluk kimliğinin oluşmasını engelleyebilmekte ve kentin
toplumsal dokusunu değiştirebilmektedir.
Beklenen Bulgular: Bu çalışma ile İstanbul'un göçmen nüfusunun bir türlü İstanbullu olamama
sorununa hemşehrilik olgusu ve hemşehri derneklerinin etkileri açısından bir bakış açısı
sunulacak ve İstanbulluluk kimliğinin oluşmamasına toplumsal etkileri tartışılacaktır. Sonuç
olarak, bu çalışmanın, kentleşme sürecinde yaşanan toplumsal dönüşümün anlaşılmasına ve
kentlerdeki kimlik sorunlarının çözümüne yönelik tartışmalara katkı sağlaması beklenmektedir.
2.1.2. Araştırma Yöntemi
Bu çalışmada, verilerin toplanması için TÜİK İstatistik Kurumu'nun sağladığı veriler yoğun bir
şekilde kullanılacaktır. Ayrıca, sosyologlar, sosyal antropologlar ve konuyla ilgili diğer
araştırmacıların sonuçlarından ve literatür taraması yöntemiyle elde edilen bilgilerden
faydalanılmıştır.
Veri toplama yöntemi olarak, anket (survey) çalışması kullanılacaktır. Anket, konuyla ilgili
olan sorunları incelemek ve araştırmanın hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla tasarlanmıştır.
Anket soruları, araştırmanın önceden belirlenmiş hedeflerine uygun olarak, önceden
belirlenmiş ölçütler ve değişkenler doğrultusunda hazırlanmıştır.
Verilerin toplanması ve analizi, istatistiksel programlar kullanılarak gerçekleştirililecektir, veri
toplanmasında Google Forms kullanılacak olup, analizi için SPSS programı kullanılacaktır.
Araştırmanın amacı doğrultusunda, ankete katılan bireylerin demografik özellikleri, İstanbul'a
göç nedenleri, İstanbul'da yaşama süreleri, kentleşme sürecindeki deneyimleri, hemşehrilik
olgusu ve hemşehri dernekleri hakkında sorular yöneltilecektir. Bu sorular, İstanbulluluk
kimliği oluşumu sürecindeki engellerin tespit edilmesi ve kentleşme sürecindeki toplumsal
dönüşüme yönelik değerlendirmelerin yapılması amacıyla hazırlanmıştır.
2.1.3. Araştırmanın Kapsamı
Araştırma çalışmasının sorunsalı ortaya konulurken ele aldığı problemin en iyi şekilde
incelenebileceği araştırma yöntemi seçilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla iç göçe en çok maruz
kalan ve hemşehrilik derneklerinin ortaya çıktığı İstanbul seçilmiştir. Bu seçimin bir sebebi de
Türkiye de en çok hemşehrilik derneği bulunan kent İstanbul’dur. İçişleri Bakanlığı Sivil
9
Toplum İlişkileri Genel Müdürlüğü 2022 verilerine göre; İstanbul’da, 7 bin 555’i dernek, 164’ü
federasyon ve 13’ü konfederasyon olmak üzere, toplam 7 bin 732 faal hemşehri derneği
bulunuyor.
Yine sorunsalın bir açılımı olan ve özellikle İstanbul kenti ile ilişkili İstanbulluluk ve İstanbullu
olma kavramı bu hemşehrilik yapısı çerçevesinde tartışılmaya çalışılacaktır.
Dünyanın büyük metropol kentlerinden biri olan tarihin her döneminde nüfusu ve göç için odak
noktası olmasıyla dikkat çeken İstanbul’un Cumhuriyet sonrası Türkiye'de özellikle 2.Dünya
Savaşı sonrasında değişen ekonomik şartlar, kırsal nüfusun özellikle ekonomik sebeplerle
şehirlere göçünü zorunu kılmıştır. Tersine makineleşme yaşayan kırsal kesim de atıl işgücü
şehirlerde özellikle hizmet alanında niteliksiz işgücü olarak kendine yer bulmaya çalışmıştır.
1950 den sonra artan ve özellikle Cumhuriyetin en büyük kenti İstanbul göçün ana hedefi
olmuştur.
Bu göç dalgaları zaten bir türlü planlı bir gelişim gösteremeyen İstanbul’un çarpık kentleşmesi
ile beraber kentlileştirmek için yeterli zaman bırakmayan bir demografik değişimle karşı
karşıya kalmıştır. İşte bu demografik değişime İstanbul’a gelen nüfusun hemşehrilik öbek ve
yapılarının içinde kentlileşmesine sekte vurup vurmadığı araştırmamızın alt sorunsallarından
biridir.
Bu sorunsallar kapsamında İstanbul’a bir şekilde göç etmiş insanların İstanbul, İstanbulluluk
ve kentlilik tanımları incelenecektir.
2.1.4. Araştırmanın Varsayımları
Bu araştırma araştırmaya konu olan sorunsalla ilgili bir hipotez ve bu hipotezle bağlantılı alt
sorunsalları incelemek için yapılmıştır. Hipotez ve alt sorunsallarla ilgili değerlendirmeler
sonuç kısmında aktarılmıştır.
Hemşehrilik dernekleri başlangıçta kırsaldan kente gelmiş olan insanların birbirleriyle
dayanışmaları, güven duygularını güçlendirmesi amacıyla kurulmuş olsalar ilerleyen
dönemlerde kentlilik, İstanbulluluk üzerinde olumsuz etkileri olmuştur.
Bu olumsuz etkilerle beraber;
- Kentin kentleşme sürecine olumsuz etkileri olmuştur.
- Hemşehrilik dernekleri kendi içinde özellikle siyasal ve sosyal çıkar çevreleri
yaratmıştır.
- Hemşehrilik dernekleri dünyanın çeşitli bölgelerinde yoğun göç alan kentlerinden farklı
olarak üçüncü kuşak üstünde kentlilik bilinci oluşmasına neden olmuştur.
- İstanbul’daki Hemşehrilik dernekleri, hemşehrilerinin toplumsal ilişkilerinde olumsuz
etkilere neden olmuştur.
- Eğitim düzeyi ve çevre hemşehrilik derneklerinin birey üzerindeki etkisini belirleyici
olmuştur.
- İstanbul da tam bir getto kavramı olmasa bile hemşehri-varoşları oluşturmuştur
2.2. ARAŞTIRMA VERİLERİ VE DEĞERLENDİRME
Araştırma verileri anket (survey) sonucu elde edilen verilerin hipotez ve alt-sorunsallara göre
sınıflandırılması ve yorumlanması ile oluşturulmuştur. Ayrıca teorik veriler ve literatür
10
araştırması sırasında elde edilen bulgular göz önünde bulundurularak çeşitli değerlendirmelere
de yer verilmiştir.
113 kişinin cevapladığı ve 47 sorudan oluşan anket soruları üzerinden değerlendirmedir.
2.3 Verilerin İncelenmesi
Bu veri incelemesi, İstanbul'da yaşayan veya yaşamış olan 18 yaşını doldurmuş bireyler
arasında yapılan bir ankete dayanmaktadır. Ankete toplamda 113 kişi yanıt vermiştir. İşte elde
edilen sonuçlar:
Ankete katılanların tamamı 18 yaş ve üstüdür. Katılımcıların %100'ü 18 yaş ve üstü
olarak yanıt vermiştir.Cinsiyet dağılımına bakıldığında, ankete katılanların %60,2'si kadın ve
%39,8'i erkektir.Yaş dağılımına göre, ankete katılanların %14,2'si 18-30 yaş aralığında, %8,8'i
31-40 yaş aralığında, %26,5'i 41-50 yaş aralığında, %23,9'u 51-60 yaş aralığında ve %26,5'i 61
yaş ve üstündedir.Medeni duruma göre, ankete katılanların %21,2'si bekar, %68,1'i evli (eşi
hayatta olanlar), %1'i dul (eşi vefat etmiş olanlar), %10'u ayrılmış (resmi olarak boşanmış
olanlar) ve %1'i nişanlıdır.Eğitim durumuna göre, ankete katılanların %15'i okuma yazma
bilmemekte, %22,1'i okur yazar (herhangi bir okul bitirmemiş), %51,3'ü lise/lise dengi meslek
okulu mezunu, %9,7'si üniversite mezunu, %1'i yüksek lisans öğrencisi, %2'si 2 yıllık
yüksekokul mezunu ve %25'i master/doktora derecesine sahiptir.Çalışma durumuna göre,
ankete katılanların %9,7'si işsiz, %12,4'ü mevsimlik veya dönemsel işlerde çalışan, %8,8'i özel
sektör çalışanı, %10,6'sı kamu sektörü çalışanı, %14,2'si kendi işine sahip, %41,6'sı bir şirkette
ortak, %9,7'si emekli-çalışan ve %14'i emeklidir.Çalışan katılımcılara yönelik olarak,
"Hemşehrilerinizin iş bulmanızda katkısı var mı?" sorusu sorulmuştur. Bu soruya verilen
yanıtlara göre, %24,8'i katkıları oldu, %69,9'u katkıları olmadı ve %5,3'ü yanıt vermedi.Veri
incelemesine göre, ankete katılanların hanedeki gelir düzeyleri incelenmiştir. Katılımcıların
yüzde 1,8'i 0-2500 TL gelir aralığındadır, geliri 2501-5000 TL olan hiçbir katılımcı
bulunmamaktadır. Yüzde 4,4'lük bir kesim 5001-7500 TL gelir aralığındadır, yüzde 3,5'i 7501-
10000 TL, yüzde 9,7'si 10001-12500 TL ve yüzde 5,3'ü 12501-15000 TL aralığında gelire
sahiptir. En yüksek gelir aralığı olan 15001 ve üzeri geliri olan kişilerin oranı ise yüzde
75,2'dir.Katılımcıların ikamet durumları da incelenmiştir. Yüzde 50,4'ü ev sahibi, yüzde 33,6'sı
kiracı, yüzde 6,2'si lojmanda oturuyor ve yüzde 8,8'i aileleriyle birlikte yaşıyor. Yurtta
yaşayanların oranı ise yüzde 0,9'dur.İstanbul'da ikamet eden katılımcıların oranı yüzde 76,1
iken, İstanbul dışında yaşayanların oranı yüzde 23,9'dur.Katılımcıların evlerinde kaç kişi
yaşadığı ve aile büyüklükleri de incelenmiştir. En yaygın olan aile büyüklüğü 3 kişilik ailelerdir
ve bu oran yüzde 30,1'dir. Bunun yanı sıra, 2 kişilik ailelerin oranı yüzde 19,5, 4 kişilik ailelerin
oranı yüzde 29,2, 5 kişilik ailelerin oranı yüzde 8,8, 6 kişilik ailelerin oranı yüzde 1,8'dir. 7 kişi
ve üzeri ailelere ise rastlanmamıştır.Katılımcıların İstanbul ile ilişkisi de incelenmiştir.
İstanbul'da doğanların oranı yüzde 43,4 iken, İstanbul dışında doğanların oranı yüzde 15'tir.
Ankete katılanların bazıları farklı illerde doğmuş veya İstanbul dışında yaşamışlardır.Son
olarak, ailelerin İstanbul'a yerleşme tarihleri de incelenmiştir. En büyük oran yüzde 28,3 ile
1961-1980 arası yerleşenlerdir. Ardından, yüzde 22,1 ile 2001 ve sonrası, yüzde 18,6 ile 1941-
1960 arası, yüzde 12,4 ile 1940 ve öncesi ve yüzde 18,6 ile 1981-2000 arası yerleşim tarihlerine
sahip aileler bulunmaktadır.İstanbul'a ailenizden ilk gelen kişi, %30,1 ile babasıdır. İkinci
sırada ise %30,1 ile annesi ve babası aynı anda gelmiştir. Akrabalarının İstanbul'a göç ettiği
oran %18,6'dır. Hemşehrileri ise %4,4'lük bir oranda İstanbul'a yerleşmiştir. Kendisi (%6,2) ve
eşi (%0,9) de İstanbul'a yerleşenler arasındadır. Diğer yanıtlar arasında dedesi (%31), sadece
11
babası (%0,9), ailesi (%0,9), babasının tahsil için geldiği (%0,9), kimse (%0,9), ablası (%0,9),
dedesinin akranları (%0,9), dedesinin babası (%0,9) yer almaktadır.İstanbul'a yerleşme (göç
etme) sebeplerine gelince, en yaygın neden %51,3 ile ekonomik sebeplerdir. Zorunlu göç
(%1,8), akraba anlaşmazlıkları ve töre (%0,9), eğitim, sağlık vb. sebepler (%5,7), evlilik
(%1,8), emeklilik (%0,9), iş bulma (%0,9), iş bulmuş olma (%0,9) ve iş değişikliği (%0,9) gibi
diğer sebepler de sıralanmaktadır.İstanbul'da yaşayanların %37,2'si hemşehrileriyle bağlantıları
olduğunu belirtmektedir. Bu bağlantılar hemşehri grupları ve dernekler vasıtasıyla (%12,7),
hemşehrilerin yoğun olduğu yerlerde ikamet ederek (%12,7), akrabalar ve diğer aile fertleri
üzerinden (%70,4) ve hemşehrisi olduğu yöreyle ilgili önemli günler ve geleneksel toplantılar
yoluyla (%12,7) devam etmektedir.Katılımcıların %54,9'u kendilerini İstanbullu olarak
tanımlarken, %45,1'i İstanbullu olmadığını belirtmektedir. İstanbullu olmayanlar arasında
kendilerini nereli olarak tanımladıklarına gelince, yanıtlar arasında Adana, Ankara, Antalya-
Akseki, Bayburtlu, Elazığ-Kayseri, Göçmen, Kahramanmaraş, Kütahyalı, Samsun, Tokat,
Tekazığlı, İzmirli olduğunu belirten kişiler yer almaktadır.İstanbullu olmayanlar arasında
İstanbullu olamama nedenleri arasında ise %27,3'ü İstanbullu hissetmediklerini, %18,2'si
İstanbullu olmanın kendileri için bir anlam ifade etmediğini, %12,7'si İstanbullu olmayı tercih
etmediklerini belirtmiştir.Araştırmaya katılanların %27,3'ü İstanbullu olduklarını
hissetmediklerini belirtirken, %18,2'si İstanbullu olmanın kendileri için anlam ifade etmediğini
dile getirdi. Katılımcıların %27,3'ü İstanbul'u geçici bir yerleşim yeri olarak görürken, %12,7'si
ailelerinin/kendilerinin geldiği yerin önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca, %6'lık bir kesim
İstanbulluluk kavramının var olmadığını düşünüyordu.Araştırmada yer alan katılımcıların
%39,8'i İstanbul'dan başka bir yere yerleşme planları olduğunu ifade etti. Bu katılımcıların
%33,3'ü başka bir ile yerleşmeyi düşünürken, %20,8'i köyüne, kasabasına ve iline dönmeyi
planlıyordu.Hemşehrilik bağı olan yöreye gitme konusunda katılımcılar farklı davranışlar
sergiledi. %24,8'i mutlaka giderken, %27,4'ü hiç gitmediğini belirtti. Ayrıca, İstanbul'un
katılımcılar için farklı anlamlar taşıdığı ortaya çıktı. %37,2'si İstanbul'u doğup büyüdüğü yer
olarak görürken, %16'sı ise kaos ve karmaşa olarak tanımladı.Araştırmada dernek bağlantısı ve
üyelik durumu da incelendi. %76,1'lik bir kesim hemşehrilik derneklerine bağlantısı ve üyeliği
olmadığını belirtirken, %14,2'si bağlantıya sahip olduğunu ifade etti. Hemşehrilik dernekleri,
katılımcılar için kişisel kimliklerini buldukları, gelenek ve göreneklerini korudukları ve sosyal
haklarını savundukları bir platform olarak değerlendirildi.Ankete katılanların büyük çoğunluğu
(%88,5) evlilik ve sosyal ilişkilerde hemşehrilik öncelikli bir tercih yapmadığını belirtmiştir.
Bu durum, hemşehrilik bağının önemli bir faktör olmadığını göstermektedir.Katılımcıların
"İstanbullu" ifadesini duyduklarında verdikleri tepkiler ise farklılık göstermektedir. %40,7'si
"Gerçek memleketin neresi?" diye sorarken, %30,1'i bunu "İstanbullu" olmanın yeni bir moda
olduğu şeklinde değerlendirmiştir. %24,8'i ise kişinin kendi aslını belirtmek istemediğini
düşünmüştür. Bu sonuçlar, "İstanbullu" tanımının bazı insanlar için belirsizlik ve çeşitli
yargılamalara neden olabileceğini göstermektedir.Ankete katılanların çoğunluğu (%66,4)
kendilerinden bahsederken "İstanbulluyum" ifadesini kullanmadığını belirtmiştir. %6,2'si ise
kendini "İstanbullu" olarak gördüğünü ifade etmiştir. Bu da göstermektedir ki, bireyler
"İstanbullu" kimliğini benimseme konusunda farklı tercihler yapmaktadır.
Katılımcıların çoğunluğu (%62,8) "İstanbullu" olmak yerine başka bir yere hemşehrilik
duygusu ile bağlanmanın anlamının kökenleri ve geçmişi ifade ettiğini düşünmektedir. Bu
sonuçlar, insanların kökenlerine ve geçmişlerine olan bağlılığın "İstanbullu" kimliği üzerinde
etkili olduğunu göstermektedir.Ankete katılanların %72,6'sı, İstanbul'da doğmuş veya uzun
süre yaşamış olmanın tek başına "İstanbullu" olmaya yeterli olmadığını düşünmektedir. Bu
12
sonuçlar, İstanbul'da doğup büyümenin "İstanbullu" kimliği için yeterli olmadığını ve diğer
faktörlerin de önemli olduğunu göstermektedir.İstanbul'da doğmuş, yetişmiş kuşakların
kendilerini "İstanbullu" olarak ifade etmeleri konusunda ise ankete katılanların %61,9'u olumlu
bir yaklaşım sergilemiştir. Ancak, bazı katılımcılar bu konuda kararsız olduğunu belirtmiştir
(%20,4). Kültür, sosyal ve inançsal değerler ile uygun olmadığını düşünenlerin oranı ise
%8,8'dir. Bu sonuçlar, İstanbul'da doğmuş kişilerin "İstanbullu" kimliği konusunda farklı
görüşlere sahip olduğunu göstermektedir.Sonuç olarak, ankete katılanların genel olarak
"İstanbullu" kimliğinin sadece doğum yeri veya yaşadığı şehirle sınırlı olmadığını düşündükleri
görülmektedir. Hemşehrilik bağı, köken, kültür ve sosyal bağlar gibi faktörlerin de "İstanbullu"
kimliği üzerinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bireysel tercihler ve görüşler de önemli
bir rol oynamaktadır.
Bu sonuclar ekler kisminda da mevcuttur.
2.4 Verilerin Analizi
Yapılan Pearson ki-kare testi sonucunda elde edilen p değeri, 0.05 anlamlılık düzeyi eşiğinden
küçük bulunmuştur. Bu sonuç, test edilen ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu
gösterse de, dikkate alınması gereken nokta, Istanbullu olmak ile eğitim arasında bu
istatistiksel anlamlılığın olmadığıdır. Yani, elde edilen sonuçlar, Istanbullu olmak ile eğitim
arasında anlamlı bir ilişki olduğunu desteklememektedir.
Hemşehri derneklerinin ifade ettiklerine göre eğitim arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır.
Hemşehri dernekleri, akademik bir dille ifade edecek olursak, eğitim ile ilgili faktörlerin
toplumsal yapıda belirleyici bir etkiye sahip olduğunu vurgulamaktadır.
Bu sonuçlar, eğitim ve hemşehri dernekleri arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı
olduğunu göstermektedir. Yani, eğitim düzeyi ile hemşehri derneklerine katılım arasında bir
ilişki olduğunu ve bu ilişkinin tesadüfi olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla, eğitim düzeyi
yükseldikçe hemşehri derneklerine katılımın arttığı veya azaldığı şeklinde bir ilişki
bulunmaktadır.
Bu bulgular, toplumun eğitim seviyesi ile hemşehri derneklerinin faaliyetleri arasındaki
ilişkiyi anlamak için önemli bir araç sağlamaktadır. Aynı zamanda, eğitim düzeyinin
toplumsal katılım üzerindeki etkisini anlamak ve politika yapıcıların eğitim politikalarını
geliştirirken bu faktörü dikkate almalarını sağlamak açısından da önemlidir.
Pearson korelasyon analizinde Istanbullu olma ve bulduklari isler icin hemsehrilik
derneklerinin etkisi arastirilmis ve sonucunda elde edilen korelasyon katsayısı -0.037 olarak
bulunmuştur. Bu değer, incelenen iki değişken arasında zayıf ve negatif bir ilişki olduğunu
göstermektedir.
Sonuç olarak, Mann-Whitney testinin asimptotik anlamlılık değeri olan "0.098" ile ilgili olarak,
test sonucunun istatistiksel olarak anlamlı olmadığı ve gruplar arasında anlamlı bir fark
olmadığı yorumu yapılabilir , bu analiz cinsiyet ve Istanbullu tanimlama olarak yapilmistir.
13
SONUÇ VE ÖNERİ
Bu çalışma hemşehri dernekleri, hemşehrilik ve İstanbulluluk üzerine temellendirilmiştir.
Hemşehrilik olgusu ile hemşehrililik derneklerinin İstanbulluluk ve özünde kentlileşme üzerine
olumsuz etkisi çalışmasının ana sorunsalı olmuştur.
Türkiye 1950 ile 1970 arasında yapılan göçler sonrasında 1980 ile 1995’lere kadar yoğun bir
şekilde devam eden nüfus hareketleri büyük şehirleri özellikle İstanbul’u çok derinden
etkilemiştir. Kırsal nüfusun azalması kent nüfusunun artması dünyada küreselleşme ve
endüstriyelleşmenin getirdiği bir olgudur.
Bu olgu Türkiye'de kentleşemeyen kentler ve kentlileşemeyen kent nüfusu sorununu da
beraberinde getirmiştir. İstanbul yine Türkiye'de bundan fazlası ile nasibini almıştır.
Bu kente göçle beraber gelen kitlesel nüfus yeni yerleşiminde kendine korunaklı ve güvenli bir
alan oluşturmak amacıyla hemşehrilik adı altında kendi gruplarını oluşturmuştur. Bu gruplar
beraberinde Hemşehrilik dernekleri adı altında kurumsallaşmıştır.
Hemşehri dernekleri özellikle kuruldukları dönemden 1990’lara kadar kendi içine kapalı bir
yapı göstermekte ve hemşehrilerinin “memleket” bağlarının kopmaması, hemşehrilerinin temel
ihtiyaçlarına çözüm bulma noktasında faaliyetlerde bulunmakta iken 1990’lardan sonra
özellikle İstanbul da kenti memleketlerinin varlığını ilan etmişlerdir.
Hemşehrilik algısında belli değişimler ve dönüşümler olmasına rağmen bu İstanbulluluk ve
kentlilik kimliğinde pek de kendini olumlu olarak göstermemiştir.
Hemşehrilik ve hemşehri dernekleri tampon mekanizma olmaktan çıkmış İstanbulluluk
kimliğinin kazanılmasını geciktiren, kentlilik bilincini öteleyen yeni biçim ve işlevler edinmiş
bir mekanizma olarak durmaktadır. Bu işlevler özellikle siyaset ve ekonomik alanda göze
çarpmaktadır.
İstanbullu var mıdır? Bireyler kendisini İstanbullu hissetmekte midir? Bu yapıya hemşehrilik
ne kadar etki etmektedir? Soruları aynı zamanda bir kimlik sorunudur. Kentli kimliğinin
oluşmasında kentin kendi kimliği, kentleşme ve kentlileşme aşamaları ve kentin maddi
olanakları ile sosyal dönüşümleri etkili olmaktadır. İstanbul özelinde kentin tarihsel geçmişi bu
kimlerin oluşmasında ana etmenlerdendir.
İstanbul’da yaşayan ve yerel kimliğine bağlanarak kümelenen hemşehri kimlikleri, İstanbullu
kimliğinin şekillenmesinde rol oynamaktadır. Kentte hemşehrilerle görüşme ve beraber yaşama
oranı arttıkça İstanbulluluk kimliği anlamını yitirmektedir.
Göç eden ilk nesil İstanbulluluk kavramına kökten karşı iken, üçüncü nesil İstanbulluluk
kimliğini benimseyebilmektedir. Bu benimseme bir yandan İstanbullu olduklarını beyan
edenler de bile memleketin neresi? Sorusunda ebeveynlerin hemşehrilik bağı ile bağlı olduğu
yeri belirtme şekilde olmaktadır.
Hemşehri kimliğinin hangi ihtiyaçlarını karşıladığı konusu incelendiğinde; güven, kendini
anlama ve anlamlandırma, bireysel olarak fark edilme var olduğunun tescillenmesi, kendini bu
yapının için de güçlü hissetme. Hemşehrilik yapmanın başkalarıyla yaşamaya etkisi konusunda
bireyler kararsız ve çelişkili duygular göstermektedir.
14
Kendini İstanbullu olarak ifade edenlerin çoğunluğunun hemşehrilik yapı ve kimliği ile bağları
zayıflamış ya da kopmuştur. Hemşehrilik bağları güçlü olmasına rağmen kendini İstanbullu
olarak tanımlayanların iki kimlikli olma hali “öteki” olma korkusunu göstermektedir.
Hemşehrilik dernekleri özellikle ilk kuşak tarafından değerli anlamlar ifade ederken, ikinci
kuşak sembolik anlamlar yüklemektedir. Üçüncü ve üstü kuşaklarda bağlar zayıf, çoğu kez de
anlam ifade etmektedir. İstanbullu kimliğinin oluşmasında hemşehrilik bağlarının zayıflığı ya
da kuvvetliliği çok büyük anlam ifade etmektedir.
Bireylerin eğitim, ekonomik ve sosyal durumları İstanbulluluk kimliğinde anlamlı sonuçlar
doğurmaktadır. Bu durumlarda alt seviyede olanlar da hemşehrilik bağları anlamlı iken, üst
seviye de İstanbulluluk kimliği önemli olmaktadır.
Bir kentte yaşayan insanların yaşadıkları kente karşı aidiyet duygusu beslemelerinin sadece
aynı mekanı paylaşmalarıyla mümkün olmayabilmektedir. İnsanların aynı zamanda kentle
özdeşleşebiln bir kimliğe sahip olmaları gerekmektedir.
Bu araştırma nicel bir araştırmadır. İstanbulluluk ve kentlileşme konusunda nitel araştırmalar
yapılmasında bunun nicel çalışmalarla desteklenmesinde fayda vardır. Türkiye göçünün büyük
bir bölümünü barındıran İstanbul’da İstanbullu kimliğinin oluşması konusundaki sorunlar
konusunda daha birçok araştırma yapılması, yeni sorunsallar ve hipotezler çerçevesinde bu
konunun incelenmesi yararlı olacaktır.
Referanslar ve Kaynakça:
15
Anonim. (2015). Kentlilik Bilinci Çalıştay Raporu. İzmit Belediyesi Yayını.
Bourdieu, P. (1984). Distinction: A Social Critique of the Judgement of Taste. Harvard
University Press.
Braudel, F. (2007). Akdeniz: Mekan, Tarih, İnsanlar ve Miras (N. Erkut ve A. Derman, Çev.).
İstanbul: Metis Yayınları.
Koçak Dilek Özhan, Koçak Kemal Orhan (Hazırlayan). (2016). İstanbul Kimin Şehri? Kültür,
Tasarım, Seyrlik ve Sermaye. Metis Yayınları.
Soytemel, E., & Şen, B. (Yazarlar). (2016). İstanbul'da Soylulaştırma: Orta Sınıfın Sosyal
Ağları ve Mekân Yaratma Stratejileri. İstanbul Kimin Şehri? Kültür, Tasarım, Seyrlik ve
Sermaye içinde (s. xx-xx). Metis Yayınları.
Kongar, E. (1999). İstanbul Halkının Yaşam Biçimi ve Sorunları. İstanbul Ticaret Odası Yayını.
Konuk, N. (2013). Bir Şehirli Kimliği Göstergesi Olarak İstanbulluluk (Doktora Tezi). İstanbul
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı.
Konuk, N. (2015). Bir Şehirli Kimliği Göstergesi Olarak İstanbulluluk. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, Kültür A.Ş.
Lefebvre, H. (1991). The Production of Space. Blackwell Publishers.
Özgen, E. (2017). İstanbullu Kimliğinin ve İstanbul'a Göçün Medyada Temsili. İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi. Erişim adresi:
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/54350.pdf
Relph, E. (1976). Place and Placelessness. Pion, London.
Şahin, A. (2020). Sosyo-Politik Açıdan Hemşehri Dayanışması: İstanbul’daki Reşadiyeliler
Örneği (Yüksek Lisans Tezi). Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
TÜİK İstatistik Kurumu. (2021). Göç İstatistikleri. Erişim adresi:
https://tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist
16
EKLER
EK 1:ANKET
“HEMŞEHRİLİK OLGUSUNUN BİR TUTUNMA VE ŞEHİRLİ KİMLİĞİ SORUNU OLARAK
KENTLİLEŞMEYE VE İSTANBULLULUK KİMLİĞİNİN OLUŞMAMASINA TOPLUMSAL
ETKİSİ” ANKETİ
Sayın katılımcı;
Eldeki anket çalışması “Hemşehrilik Olgusunun Bir Tutunma ve Şehirli Kimliği Sorunu Olarak
Kentleşmeye Etkisi ve İstanbulluluk Kimliğinin Oluşmamasına Toplumsal Etkisi” adlı makale
için gerçekleştirilmektedir. Araştırma ile İstanbul şehrinde yerleşik olan insanların hemşehrilik
bağı ile İstanbulluluk kimliği kavramlar arasındaki ilişkinin anlaşılmaya çalışılması amaç
edinilmektedir. Çalışmada kişisel mahremiyetin korunması esastır. Bu çalışmaya katılmak
tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu çalışmadan elde edilecek bilgiler tamamen
araştırma amacı ile kullanılacak olup kişisel bilgileriniz gizli tutulacaktır. Araştırmada Kişisel
veri toplanacağından 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve ilgili mevzuat
uyarınca kişisel verileri korumak amacıyla gerekli tüm tedbirler alınacaktır. Araştırmaya
katılım gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ederiz.
Özden Bekir KARAKAŞ
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Sosyoloji Yüksek Lisans
Programı
Bu anket 18 yaşını doldurmuş, İstanbul da yaşayan veya yaşamış bireylere yöneliktir.
18 yaş ve üstünde misiniz?
0 Evet
0 Hayır
Cevabınız HAYIR ise ankete devam etmeyiniz.
Cinsiyetiniz
Kadın
Erkek
Diğer (Lütfen belirtiniz: ...........)
Yaşınız
0 18 – 30 yaş
0 31 – 40 yaş
0 41 – 50 yaş
0 51 – 60 yaş
0 61 yaş ve üstü
Medeni Hal
0 Bekâr
0 Evli (Eşi hayatta olanlar)
0 Dul (Eşi vefat etmiş olanlar)
17
0 Ayrılmış (Resmi olarak boşanmış olanlar)
0 Diğer (Lütfen belirtiniz: ___________)
Egitim durumu
Okuma yazma bilmez
Okur yazar (herhangi bir okul bitirmemiş)
İlkokul mezunu
Ortaokul / Ortaokul dengi meslek okulu mezunu
Lise / Lise dengi meslek okulu mezunu
2 yıllık yüksekokul mezunu
Üniversite mezunu
Master/doktora derecesi var
Diğer (lütfen belirtiniz) _______________________________
Çalışma Durumu
0 İşsiz
0 Mevsimlik veya dönemsel
0 Özel Sektör Çalışanı
0 Kamu Sektörü Çalışanı
0 Kendi işim
0 Bir şirkette ortak
0 Emekli
0 Emekli-Çalışan
(Çalışıyor ise )Hemşehrilerinizin iş bulmanızda katkısı var mı?
Katkıları oldu
Katkıları oldu diyemem
Katkıları olmadı
Hanenizin toplam aylık geliri (ücret, maaş, kira, faiz, kâr, vb gelirler dahil) ne kadardır? 0-
2500 TL( )
2501-5000 TL( )
5001-7500 TL( )
7501-10000 TL( )
10001-12500 TL( )
12501-15000 TL( )
15001 ve üzeri ( )
Şu anda ikamet ettiğiniz konutta
0 Ev sahibiyim
0 Kiracıyım
0 Lojman da oturuyorum
0 Ailemle (ebeveynlerle) beraber yaşıyorum
İstanbul’da mı ikamet ediyorsunuz?
0 Evet
0 Hayır
18
Evinizde sizinle birlikte kaç kişi yaşıyor? Kaç kişilik bir ailesiniz?
1( )2( )3( )4( )5( )6( )7( )8( )9( )10+( )
İstanbul da doğup, büyüyüp veya belli bir dönem yaşayıp başka bir yere mi yerleştiniz?
0 Evet
0 Hayır
İstanbul da mı doğdunuz?
0 Evet
0 Hayır
Cevabınız HAYIR ise doğduğunuz yeri yazar mısınız? ( Örnek: Erzincan, Trabzon gibi)
…………………………..
Aileniz İstanbul’a hangi tarihler arasında yerleşmiş?
0 1940 ve öncesi
0 1941 – 1960 arası
0 1961 – 1980 arası
0 1981 – 2000 arası
0 2001 ve sonrası
Aileniz İstanbul’a yerleşmeden önce dönemsel olarak çalışmak amacıyla İstanbul’a gelmiş
mi? (Gurbetçilik denilen şekilde)
0 Evet
0 Hayır
Ailenizin İstanbul’a göç tarihinden itibaren kaçıncı kuşaksınız? (İlk yerleşen kendiniz iseniz
Birinci kuşağı işaretleyiniz)
0 Birinci kuşak
0 İkinci kuşak
0 Üçüncü ve üstü kuşak
İstanbul’a ailenizden ilk kim geldi?
Dedem( ) Babam-Annem( )Akrabalarım( )Hemşehrilerim( )Diğer.....
Ailenizin ve/veya sizin İstanbul’a yerleşme (göç etme) sebebiniz?
0 Ekonomik sebepler
0 Zorunlu göç (Köy boşaltma, mübadele, kamulaştırma, terör, savaş, etnik baskı vb)
0 Akraba anlaşmazlıkları ve töre
0 Eğitim, sağlık vb sebepler
0 Evlilik
0 Diğer (belirtiniz) ………………
Ailenizin ve sizin hemşehrilerinizle bağlantınız var mı?
0 Evet
0 Hayır
Cevabınız EVET ise bu bağlantı ne şekilde devam ediyor?
19
0 Hemşehri grupları ve dernekleri vasıtasıyla
0 Hemşehrilerin yoğun olduğu yerlerde ikamet ederek
0 Akrabalar ve diğer aile fertleri üzerinden
0 Hemşehrisi olduğunuz yörenin önemli günleri ve geleneksel toplantıları yoluyla
Kendinizi “İstanbullu” olarak tanımlayabilir misiniz?
0 Evet, İstanbulluyum
0 Hayır, İstanbullu değilim.
Cevabınız HAYIR ise; kendinizi nereli olarak tanımlarsınız? (Örnek: Erzincan, Trabzon gibi)
…………………………..
Cevabınız HAYIR ise; neden kendinizi “İstanbullu” olarak tanımlayamıyorsunuz?
0 Çünkü İstanbullu olduğumu hissetmiyorum.
0 Çünkü İstanbullu olmak benim için bir şey ifade etmiyor
0 Çünkü İstanbullu olunamaz
0 Çünkü İstanbul benim için geçici bir yerleşim yeri
0 Çünkü ailemin/kendimin geldiği yer benim için daha önemli
0 Çünkü İstanbulluluk diye bir şey yoktur
Sizin veya ailenizin İstanbul’dan başka yere yerleşme planı var mı?
0 Evet
0 Hayır
Cevabınız EVET ise, nereye;
0 Köyümüze, kasabamıza ve ilimize
0 Bir sahil yöresine
0 Başka bir ile
0 Yurtdışına
Geldiğiniz hemşehrilik bağınız olan yöreye gidip geliyor musunuz?
0 Evet, mutlaka
0 Uzun zaman aralıklarında
0 Yalnızca bayramlarda ya da tatilde
0 Sene de birkaç kere
0 Hiç gitmiyorum
İstanbul sizin için ne ifade ediyor?
0 Geçici bir mekan
0 Ekmek parası, iş için yaşadığım bir yer
0 Doğup, büyüdüğüm yer
0 Şehrin tüm imkanlarından faydalandığım bir yer (Eğitim, sağlık, güvenlik, ekonomik şartlar
vb.)
0 Kaos, karmaşa
0 Yalnızlık ve kimsesizlik
0 Hiçbir şey ifade etmiyor
20
Hemşehri dernekleri ile bağlantınız (ve üyeliğiniz) var mı?
0 Evet bağlantım var
0 Evet bağlantım ve üyeliğim var
0 Hayır, bağlantım ve üyeliğim yok.
Cevabınız EVET ise hemşehrilik derneği sizin için ne ifade ediyor?
0 Kendi kimliğimi orada buluyorum
0 Kendimi rahat, huzurlu ve güvenli hissediyorum
0 Gelenek, görenek ve inançlarımın koruduğunu hissediyorum
0 İstanbul da kendimi yabancılaşmış, kaybolmuş ve terk edilmiş hissetmememi sağlıyor
0 Dernek vasıtasıyla kişisel ve hemşehriler topluluğu olarak bir baskı grubu olup hak ve
çıkarlarımızı koruduğumuzu hissediyorum
Hemşehrilik dernek ve vakıflarında görev aldınız mı?
0 Evet
0 Hayır
Cevabınız EVET ise görevinizi;
Belirtiniz; ....................
Hemşehrilik dernekleri ve hemşehrilik kavramı “İstanbullu” olma kimliğini engelliyor mu?
0 Kısmen
0 Kesinlikle
0 Kararsızım
0 Katılmıyorum
Evlilik ve sosyal ilişkilerde hemşehrilik öncelikli tercihiniz mi?
0 Evet
0 Hayır
Herhangi biri ile sohbet ederken “İstanbullu” olduğunu söylerse, bu size ne düşündürür?
0 “Gerçek memleketin neresi?” diye sorarım
0 “İstanbullu” olmakta yeni bir moda diye düşünürüm
0 Kendi aslını belirtmek istemiyor diye düşünürüm.
0 Ben de güven duygusu uyandırmıyor diye düşünürüm
0 Olabilir. “İstanbullu” olması normal diye düşünürüm
0 “İstanbullu” olup olmaması beni ilgilendirmez diye düşünürüm
Kendinizden bahsederken “İstanbulluyum” ifadesini kullanıyor musunuz?
0 Bazen
0 Bulunduğum ortama ve topluluğa göre
0 Evet, kendimi “İstanbullu” olarak görüyorum
0 Hayır, “İstanbullu” olduğumu söylemiyorum.
“İstanbullu” olmak yerine başka bir yere hemşehrilik duygusu ile bağlanmak sizin için ne ifade
ediyor?
0 Güven
0 Gerçek kimlik
21
0 Kökenim, geçmişim
0 Hemşehrilik bağı ile bağlı olduğum çevreden kopamamanın verdiği zorunluluk
0 İstanbul da kimse “İstanbullu” olduğunu söylemiyor ondan
0 Yalnızlık hissetmemek için
0 İnançlarım gereği
Nüfus kağıdınızın doğum yeri hanesinde neresi yazıyor?
0 İstanbul
0 Belirtiniz (Örnek. Erzincan, Trabzon gibi) ………………..
İstanbul da doğup büyümüş olmanız veya eğitim ve/veya iş hayatınızı İstanbul da yaşamış
olmanız “İstanbullu” olmaya yeterli değil midir?
0 Belki
0 Kısmen
0 Kararsızım
0 Yeterli değildir
0 “İstanbullu” olmak diye bir şey yoktur.
0 Yeterlidir
0 Kesinlikle “İstanbullu” olmak demektir.
İstanbul da kendiniz ve/veya aileniz (ebeveyn, kardeşler) doğmamış ve belli bir yaştan sonra
gelmiş olmanıza rağmen, sizden sonra İstanbul da doğmuş, yetişmiş kuşak ve kuşakların
kendini “İstanbullu” olarak ifade etmesi,
0 kesinlikle doğru bir şey değildir.
0 kültür, sosyal ve inançsal değerlerimize uygun değildir.
0 “Ben ve ailem nereli” ise onlarda oralıdır
0 hemşehrilik ve akrabalık bağlarına zarar verir.
0 Olabilir, kendini “İstanbullu” hissediyorsa.
0 Mutlaka kendini “İstanbullu” olarak ifade etmelidir.
0 bu konuda kararsızım.
Bir yere hemşehrilik bağı ile bağlı olmak;
0 İnancımı, dünya görüşümü korumamı sağlar
0 İnancımın ve dünya görüşümün hemşehrilik çevresine göre şekillenmesini sağlar
0 Geçmişimle bağımın kopmamasını sağlar
0 Güçlü bir kimliğe sahip olmamı sağlar
0 Güvende olmamı sağlar
0 Hiçbir şey hissettirmez
0 Zorunluluk duygunu hissetmemi sağlar
Hemşehrilik bağı ile bağlı olduğunuz yer;
0 Memleketim
0 Ata toprağım
0 Kökenim, inancım
0 Beni ben yapan tüm değerlerim
0 Ailemden dolayı aidiyet duygusu
0 Beni ifade eden şey
0 Beni güvende hissettiren şey
22
0 Bu konu da kararsızım
0 Arada kalmışlıktan kurtuluş
0 Benim için bir şey ifade etmiyor
Hemşehrilik bağı, sizin diğer topluluklar ve etnik, dini yapılarla ilişkinizi de sizi;
0 Etkiliyor
0 Etkilemiyor
0 Belli topluluklarla ve etnik, dini yapılarla ilişki de önyargı oluşturuyor
0 Zorlayıcı ve engelleyici olarak etkiliyor
0 Kısmen etkiliyor
Hemşehrilik bağı ile bağlı olduğunuz insanlar İstanbul’da çoğunlukla aynı bölgelerde mi
yerleşik hayat sürüyor;
0 Evet
0 Hayır
0 Çoğunlukla aynı bölgelerde
0 Eskiden daha çok bir aradaydı
Hemşehrilerin bir arada yaşaması hemşehri olmayan insanlarla sosyal ilişki kurmamınızı;
0 Çok etkiliyor
0 Kültürleri ve inançları yakın olanlarla ilişkiye yönlendiriyor.
0 Engelliyor.
0 zorunluluk dışında gereksinim duyulmamasını sağlıyor
0 Ailemin ve çocukların yabancılarla ilişki kurmasını istemiyorum.
0 Etkilemiyor.
İstanbul sizin kültürel (gelenek-görenek, inanç) ve sosyal (aile, iş, sosyal mekanlar) yapınızı;
0 Etkiledi
0 Etkilemedi
0 İstanbul özellikle yeni neslin ahlakını bozuyor
0 İstanbul aile kurumuna zarar veriyor
0 İstanbul inancımıza zarar veriyor
0 İstanbul hemşehrilik ve akrabalık bağlarımızı bozuyor
0 İstanbul ekmek kapımız ama yaşanmaz
0 İstanbul hemşehrilik bağımız kuvvetli olmasa daha çok bozardı bizi.
Hemşehrilik bağı şehirli olmanızı;
0 Etkiliyor
0 Etkilemiyor
0 Kısmen etkiliyor.
EK 2: ÖRNEKLEM; GERÇEKLEŞTİRİLEN ANKET SAYISI
TOPLAM: 113 YANIT
EK 3: CİNSİYET GRUPLARI
EK 4: YAŞ GRUPLARINA GÖRE
EK 5 :MEDENİ HAL
EK 6: EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE
EK 7: ÇALIŞMA DURUMLARINA GÖRE
EK 8: ÇALIŞMA DURUMUNA HEMŞEHRİLİK DERNEKLERİNİN ETKİSİ
EK 9 : GELİR DURUMU
EK 10 : İKAMET EDİLEN YER
EK 11: İSTANBUL’DA İKAMETGAH DURUMU
EK 12: HANEHALKINDAKİ KİŞİ SAYISI
EK 13: İstanbul’da doğup, büyüyüp veya belli bir dönem yaşayıp başka bir yere mi yerleştiniz?
EK 14 : İSTANBUL’A GÖÇÜN YILLARINI GRUPLANDIRMA
EK 15: GURBETÇİLİĞİN ANLAŞILMASI
EK 16: GÖÇ EDENLERİN KUŞAKLARININ GRUPLANMASI
EK 17: HEMŞEHRİLİİK BAĞLANTISI
EK 18: HEMŞEHRİLİK BAĞININ BİÇİMLERİNİN ARAŞTIRILMASI
EK 19: İSTANBULLULU KAVRAMININ GRUPLANDIRILMASI
EK 20: İSTANBULLU TANIMLAMAYANLARIN SEBEPLERİNİN GRUPLANDIRILMASI
EK 21: İSTANBUL’DAN FARKLI YERE YERLEŞME PLANLARININ SORGULANMASI
EK 22: BAŞKA YERE YERLEŞME PLANLANLARININ DETAYLARI
EK 23:HEMŞEHRİLİK BAĞINIZIN OLDUĞU BÖLGEYE GİDİP GELİYOR MUSUNUZ?
EK 24:İSTANBUL’UN SİZİN İÇİN NE İFADE EDİYOR ?
EK 25: HEMŞEHRİLİK BAĞI İLE ÜYELİK
EK 26: HEMŞEHRİLİK DERNEKLERİNİN İFADE ETTİKLERİNİN GRUPLANDIRILMASI
EK 27 :HEMSEHRILIK DERNEK VE VAKIFLARINDA GÖREV ALDINIZ MI ?
EK 28: ISTANBULLU OLMANIN KIMLIGININ HEMSEHRILIK DERNEKLERI ILE BAGI
EK 29 : HEMSEHRILILIGIN SOSYAL HAYATA ETKISI
EK 30 : ISTANBULLU IFADESI KULLANIYOR MUSUNUZ?
EK 31 : HEMSEHRILIGIN YASADIGINIZ BÖLGEYE ETKISI
EK 32: HEMSEHRILIGIN SEHIRLI OLMANIZA ETKISININ GRUPLANMASI
EK 33 : HEMSEHRILERIN BIR ARADA YASAMASI HEMSEHRI OLMAYAN INSANLARLA SOSYAL ILISKI KURMAMANIZIN SEBEPLERI
EK 34 :İstanbul da kendiniz ve/veya aileniz (ebeveyn, kardeşler) doğmamış ve belli bir yaştan sonra gelmiş olmanıza rağmen, sizden sonra İstanbul da doğmuş, yetişmiş kuşak ve kuşakların kendini “İstanbullu” olarak ifade etmesi,
EK 35 : İstanbul sizin kültürel (gelenek-görenek, inanç) ve sosyal (aile, iş, sosyal mekanlar) yapınızı;
EK 36 : Eğitim ve Istanbulluluk arasındaki korelasyon
EK 37 : Eğitim ve hemşehrilik arasındaki ilişki
EK 38 : Istanbulluluk ve hemşehriliklerin iş bulmaya etkisi
EK 39 : Istanbulluluk ve hemşehriliğin ifade ettiği
EK 40: Cinsiyetlere göre Istanbullu hissetme
EK 41: Istanbullu olduğunu ifade edenlerin kuşaklara göre ayrılması
Comments