Eski politikacıları severim. Tesbitleri ve nükteleri seviyeli, yerindedir. Süleyman Demirel'in seçim için söylediği "memleket seçim satıhına girmiştir." sözü dün, bugün, yarın bu toplumun her dönemi için geçerli bir cümle, tesbittir.
Türkiye 2002'den tek partili bir koalisyonla yönetilip, bir taraftan da toplum mühendislerinin empoze ettiği şekliyle "koalisyon hükümetleri, dönemleri bu ülkenin en kötü dönemleridir" beylik kabullerini sabah akşam temcit pilavı gibi yedirmeleridir.
Koalisyon hükümetlerinin açık protokollü olanları pek de kötü değildir, geri ye doğru baktığımızda ki gerçekler ve rakamlar öyle söylüyor. Ama gizli protokollerle yapılan koalisyonlar, ANAP'ın yaptığı gibi ve AKP'nin yaptığı gibi. ANAP'ın yaptığı dönem geçmişte kaldı diyelim, takunyalılar-muhafazakar kesimle, kürt-sağ siyasetiyle, eski ülkücü tayfasıyla, dönmeler ve liboşlarla yaptığı zımmi ortaklıklar iktidarı verirken bir taraftanda partinin çöküşünü de hızlandırmıştır. Ve tarihin siyasi parti çöplüğündeki yerini almıştır.
AKP, Refah Partisinden kopuş süreci dahil, kurulduğu günden bu tarafa sürekli yerli ve yabancı koalisyon ortaklarıyla hareket etmiş yapıdır. Sandıktan tek başına çıktığını iddia eden partinin, tüm girdiği seçimler analiz edildiğinde ve meclise getirdiği toplumsal tartışmalı her karar metninde kimlerle işbirliği içinde olduğu çok rahatlılıkla görülür. 2002 - 2015 sürecinde tamamına yakın tüm cemaatlerle öyle veya böyle koalisyon ortaklığı yaparken, öne çıkan bir cemaat grubunun sonunda ülke de neler yaptığı açıklıkla görülmüşken, onun tasfiyesi ile boşalan yerlere diğer ortak cemaatler doluşmaya başlamış ve ortaklıklarının devamı için daha fazla taleplerde bulunur olmuşlar, şu anda ana akım Nakşibendilerinin iki-üç kolu çok kuvvetli koalisyon ortağı iken, Nurcu kesim sessiz kalma mevcut duruma rıza gösterme durumunda kalmış ortaklardır. 2002 den beri en sadık koalisyon ortağı ve AKP'nin her sıkıştığında yardımcısı MHP, 2002 deki erken seçim kararından beri devam eden ve bugün kendi partilerinin, partilileri birarada tutabildikleri kadar tutarak AKP'nin içinde eriterek tasfiye sürecine girmiş ve artık bu seçimin MHP için son seçim olması kesin muhtemel bir durumdur.
AKP bunun haricinde ABD Cumhuriyetçileri ile, ABD Yahudi lobisi ile, Tayyip Erdoğanın karşına Selahattin Demirtaş aday olarak çıkana kadar HDP ve Kürtlerle (ki Türkiyenin en büyük Kürt Partisi hala AKP'dir.) AB Demokrat kesimiyle hep koalisyonlar kurmuştur.
Koalisyon ortaklarıyla beraber kendini mağdur gösterebilecek, her türlü siyasi manevralar yapmaya, tepki koyabilir -miş- , tavır alabilir -miş-, gibi göstermeye çok mahirlerdir. Toplumsal beklentiler yönünden toplumun beklediği düşük kaliteli hamaset, ötekileştirme politikaları tabanlarını oluşturan kitle tarafından her türlü mantık dışı söyleme rağmen rağbet görmektedir. Sağ/faşist siyasalların diktatöryal yönetime merakları ve toplum mühendisliği heveslerinin en önemli meyvesi de toplumsal bir"korku" durumu yaratmak, başına ne gelir soruyla kişileri ve toplumu paranoyak bir duruma sokmaktır. Algı operasyonları vazgeçilmezleridir.
Türkiye Ağustos 2017 de beri seçim sathına girmiştir. Mevcut hükümet sağ-milliyetçi kesimin istemiş olduğu kan siyasetini uygulamakta beraberinde HDP nin ve CHP nin yeniden şekllendirilmesiyle siyasetin dizaynını tamamlayarak ki bu Marttaki MHP kurultayıyla tamamlanacaktır. Ve Mart sonu ve Nisan başlarında erken seçim kararı her halükarda halledilecektir.O kadar kendilerini artık devlet yerine koymaktadırlar ki koalisyon ortağıyla beraber yeni seçim yapısının kararını verebiliyorlar ve tüm kamuoyu kabullenmiş bir durumda seyrediyor. En ufak bir eleştiri bile direk devlete yapılmış gibi değerlendiriliyor, iktidar veya Parti imiş gibi değilde DEVLET OTORİTESİ yanlız kendileriymiş, yani devlet kendilerinde sıfat bulmuş şeklinde algı operasyonlarına devam etmektedirler.
Ergin döneminde, ergen psikolojisiyle erken seçim... HAYIRLI OLSUN.
Comments